24 Kasım 2016 Perşembe

GELECEĞİN MİMARLARI

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü bugün benimde kendi öğrencilerime sorduğum "Büyüyünce Ne Olmak İstiyorsun?" sorusunu küçüklüğümde bende fazlasıyla cevapladım ☺benim cevabım hiç değişmedi  kim nerede ne zaman bana bu soruyu sorsa hemen "Öğretmen" derdim. Okumayı öğrenmeyi öğretmeyi yeni şeyler keşfedip çevremde ki insanlarla paylaşmayı hep sevdim.Minik kalplerine kocaman imzamı atmayı yüreklerine sevgiyi doğruluğu dürüstlüğü işlemeyi istediğim için seçtim bu mesleği.Vatanına milletine ailesine ve kendine faydalı bireyler yetiştirmektir bir öğretmenin amacı. İnşallah bende zamanı geldiğinde iyi bir öğretmen olacağım ve minicik yüreklere dokunacağım Başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk Olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.

22 Kasım 2016 Salı

VAKTİNDE VE YETERİNCE

Adem Güneş’in Güvenli Bağlanma adlı kitabından, ihtiyaçların vaktinde ve yeterince karşılanmasının önemi, ihmal, suistimal ve şiddet konularına bakıyoruz.
Güven duygusunun oluşmasındaki temel faktör ihtiyaçların “vaktinde ve yeterince” karşılanmasıdır.
S.73 İhtiyaç olarak fizyolojik, ruhsal, duygusal çalkantılar, korkular, anlamsız sevgi ihtiyacı, mahcubiyet anı, uykuya dalma sırasında çocuğun yaşadığı haller gibi birçok durum sıralanabilir. ….özellikle ilk iki yıl ve dört yıla kadar azalan bir süreçte çocuğun duygusal ihtiyaçları koşulsuz, çocukla uyum içinde giderilmelidir. S.73 …çocuğun içinde ilk dört 
guvenli baglanmayaş döneminde anneyi çağırarak kandırma, oyun oynama, suistimal etme gibi anormal duygular yoktur. Sadece bu dönem “ihtiyaç” dönemidir, ihtiyacı kim karşılarsa çocuk ona bağlanır.
Eğer anne oğlunun- kızının ihtiyacına cevap vermiyorsa çocuk ağlamanın veya ısrarın şiddetini arttırır. Zamanla da “hırslı” biri haline gelir. Hırs, çocuk ruh sağlığı açısından zararlıdır. Çocuklar bunu öğrenmemelidir. Çünkü hırs reaksiyoner bir duygu durumudur. Sağlıklı çocuklar reaksiyoner değil aksiyoner duyguları yetenek haline getirmelidir. S. 74
Pedagog ve psikologlara uyku problemi sebebiyle getirilen çocukların çoğunda anneyle bağlanamama sorunu vardır.
Eğer çocuk anneyle doyuma erişmişse dingindir, iç aleminin kendisini yönelttiği tarafa “sakince” gider. Yani uykusu geldiğinde kafasını koyup uyur. Damak tadı güçlü olur, acıktığında açlığını hisseder ve sorunsuzca yemeğini yer. S.76
…çocuk duygusal doyuma eriştiğinde zaten anneyi bırakır, oynamaya, sorunsuzca uyumaya başlar. Hatta anne öpüp dokunmak istese dahi onu reddeder.
İhtiyaçların gereğinden fazla karşılanması da oldukça problemlidir, bağlanmada sorun oluşturur…. Çocuğuna aşırı sevgi göstererek… çocuk böyle yoğun bir sevgi içine bırakılırsa bunun “bağımlısı” olur. Bu aşırı sevgi ortamını sunmak çok defa anne babayı da yorar. Kişi ebeveynlerinden gördüğü aşırı sevgiyi, ihtimamı yaşamın diğer alanlarında bulamadıkça mutsuzlaşır. Arkadaş ortamında kendisinin sevilmediğini düşünür. Evlendiğinde eşinin “doğal” sevgisini yetersiz bulur. S.80
Pedagoji ihtiyacın vaktinde giderilmemesini “ihmal” olarak niteler. Çocuk – ebeveyn bağlanmasını engelleyen en güçlü etkenlerden biri çocuğun ihmale uğramasıdır. İhmale uğrayan çocuklar bağlanamaz. Bunun yanı sıra, çocuk davranış bozukluklarının diğer önemli iki sebebi suiistimal ve şiddettir.
Birçok anne baba henüz “ben” ruh yapısından, “biz”e erişememiş olmanın bir sonucu olarak çocuklarını ihmal ettiklerini bile fark edemiyor. Çocuklarıyla kurdukları iletişimde “Benim de bir hayatım var, her zaman senin arkanı toplayamam ki” diyerek “bilinçli”, “İş yerinde çok yoruluyorum. Bir dediğini iki etmeyip istediğin her şeyi alıyorum. Daha ne yapmam gerekiyor?” serzenişinde bulunarak “bilinçsiz” ya da annenin sağlık problemleri sebebiyle “zorunlu” şekilde ihmal ediyor. S.81
suiistimaller düzenli aile yaşamında ebeveyn tarafından bilinçsizce oluşturulanlardır. Mesela…. ebeveyn…“Beni öpmezsen çikolata vermem. Beni sevmiyorsan küserim” cümleleriyle çocuğunu suiistimal eder. …Bu tutum çocuğun güven duygusunu kırar, kendini emniyette hissetmesini engeller. S.82
….yetişkin çocuğun kişiliğini oluştururken onu kendi haline bırakmalı, onda kendi duygularını ve yetersizliklerini tatmin etme çabasına girişmemelidir. Bu şekilde muhatap alınmış çocukların bağlanmaları daha doğal, daha güçlü olur. Aksi takdirde çocuk suiistimal edildiğini fark ettiği an bağlanmalarını koparır.
Bir de ebeveynlerin farkına varmadan çocuklarına yönelttikleri şiddet var ki bu da “çocuğun dövülmesinden” çok daha farklı, derin bir problem. Örneğin annesini devamlı yanında isteyen, ondan duygusal ihtiyacını giderememiş bir çocuk oldukça sıkıntılıdır. Genellikle annesini çok yorup sinirlendirir. Anne çocuğun verdiği bunaltıdan kurtulmak için onu “iter, reddeder”. Çocuk anne bağlanmasına vurulan en büyük darbe ise budur. S.84
“Yeter artık intihar edeceğim, öldüreceğim kendimi”, “Atarım seni aşağıya”, “Seni bohçacılara vereceğim”, “Babandan ayrılacağım, sizi terk edeceğim” gibi söylemlere kişinin psikolojisini bozacağı, ağır travmatik haller yaşatacağı için psikolojik şiddet diyoruz.
Duygusal şiddet ise annenin çocuğuna küsüp “Seni sevmiyorum, bıktım senin yaptıklarından” demesidir ve kişide suçluluk, yetersizlik ve değersizlik gibi üç temel duyguyu uyandırır. Mesela çocuğa yaptığı hatadan dolayı ”Bu kaçıncı yanlışın? Yine beceremedin işte!” demek çocuğa hem suçluluk hem de yetersizlik hissi verir.
Ebeveynlerin sıklıkla başvurdukları “Ben senin yaşındayken okulda çok başarılıydım. Ama sen bir türlü sınavlardan yüksek puan alamıyorsun” tarzındaki büyüklenmeler de duygusal şiddete girer.
Çocuğun herhangi bir konu hakkındaki fikri, duruşu ya da söylemi için ona aşağılayıcı bakış atma, dudak büzme, “of, bıktım senden” deme de değersizlik hissini uyandırır. S.92
… şiddete maruz kalan çocuklar adım adım edilginleşirsahte benlik oluşturur, sonra da duyarsızlaşır. S.93
Güven duygusu emniyet hissini oluşturur. Emniyet hissi ile var olan biri, kişiliğine zarar verilmeyecek olmasının keyfini yaşar. Aksi takdirde oldukça kasılır, kendini tehlikelerden koruma çabası içine girer, gerginleşir.
Emniyet hissinin oluşmasında iki temel faktör vardır. Birincisi kişinin kendini var olduğu haliyle ortaya koyabilmesi, ikincisi de bu hal ile çevresi tarafından kabul edilmesidir. … sürekli engellenen, hayallerine itiraz edilen çocuklar bir süre sonra ebeveynle bir şey paylaşmamaya başlar ve her duyguyu kendi içinde yaşar. s.96
….ebeveynlik rehberliktir. Bu kılavuzun en önemli özelliği ise rehberlik yaptığı kişiye tesir edebilmektir. Bu tesir zorla ve baskıyla değil, gönüllü bir bağlanma süreciyle oluşur.
Çocukla ebeveyn arasındaki güvenli bağlanmanın zarara uğramaması için rehberlik esnasında kişinin yanlışlarının bulunup çıkartılmaması, ayıplarının yüzüne vurulmaması, çocuksu hatalara göz yumulmaması gerekir ki ebeveyn tesir gücünü kaybetmesin.
Örneğin çocuk yere çöp atıp yeri kirletebilir. …. Ebeveyn “sana kaç kere dedim yere çöp atma” diye onu eleştirmek yerine neden çöp atılmayacağını, doğanın kirlenmesinin nelere sebep olacağını çocuğun anlayabileceği bir dil kullanarak onu anlatmalıdır. S.98
Bazı aileler …. “mükemmel insan” beklentisi içine girer. Dolayısıyla çocuklarının iyi meslekler edinmesini, okul hayatında başarılı olmasını ister. Halbuki her çocuk özeldir ve keşfedilmesi gereken kabiliyeti, çok başarılı olacağı bir ya da birkaç yetenek alanı muhakkak vardır.
….kıyaslar da çocuğun kendini emniyette hissetmesini engeller. Bzen ebeveyn “Ahmet Beylerin oğlu bak ne kadar güzel, akıllı uslu oturuyor” der. Halbuki kendi çocuğu bu şekilde oturabilecek biri değildir. Ama çocuk ebeveynin gözünde değerli olmak için kendine örnek gösterilenler gibi olmaya çabalar. Böylece kendi doğal halini kaybetmekle kalmaz, sürekli kaygı yaşar, emniyet hissi yok olur. Ruhsal gelişimindeki diğer adımlar da bu vesileyle yarım kalır. S. 99-100
Çocuk arkadaşıyla ya da kardeşiyle çatışma halinde iken ebeveyn ona müdahale eder ve çatışmayı çözmeden olayı sonlandırmaya çalışırsa çocuk yine kendini emniyetsiz hisseder. S.100
Kendini emniyette hissetmeyen çocuklar ise düşüncelerini maalesef rahatça dile getiremezler. S.101
Kendi gibi olabilmiş çocuklar….. oldukça rahattır. Keyiflice oynamaya, “of” demeye, diklenmeye, en önemlisi de dillenip düşüncelerini ifade etmeye başlarlar. S. 100
Kaynak: Adem Güneş, Güvenli Bağlanma Timaş Yayınları Mart, 2014

20 Kasım 2016 Pazar

ÇOCUK HAKLARI ÇOCUKLARLA DA KONUŞULMALI

Çocuk hakları hem yazılı hem de yazısız olarak dünyadaki 
çocukların sahip oldukları ve sahip olmaları gereken 
haklardır. Her çocuk doğuştan birtakım haklara sahip ol
arak dünyaya gelir. Bu haklar barınma, sağlık, korunma gibi 
haklar olmakla birlikte çocukların psikolojik, manevi ve cinsel 
yönden de korunmaya ihtiyaçları vardır.Her çocuk değerlidir 
ve bu çocuklar hiçbir şekilde kötüye kullanılmamalı, istismar 
edilmemelidir.Küçük yaşlarda yaşanan ruhsal problemler 
çocukların ileri ki yaşantılarında bağımsız bir kişilik 
geliştirmelerini engeller.Yapılan bir araştırmada ;Toplumun 
geleceğinde etki payı çok yüksek olan yeni nesillerin fiziksel
ve ruhsal açıdan sağlıklı olması, kendi değerlerinin farkında
olarak yetişmesi ve bu değerleri insanlığın yararına 
kullanabilmesi onlara sağlanacak olan koşullarla yakından
ilgilidir. Çocuğun birey olarak çıkarını gözeten ve çocuğun 
çıkarını toplumun çıkarı ile bütünleştiren yaklaşım çocuğun 
toplumun geleceği olduğu düşüncesine içerik 
kazandırmaktadır. Çocukların sorumluluk sahibi, bilinçli ve 
nitelikli bir birey olarak yetiştirilmesi toplumun bugünü ve 
geleceği ile örtüşmektedir. Birey olarak her çocuğun temel 
hak ve özgürlüklerden, sosyal ve ekonomik haklardan
yararlandırılması, geliştirilecek olan çocuk politikalarının ve 
uygulamalarının özünü oluşturmaktadır.




19 Kasım 2016 Cumartesi

BENİM DÜNYAM

İlk yayınım da kendimden kendi dünyamdan bahsetmek
istiyorum.Size kendimi ne kadar iyi anlatabilirsem sonraki yayınlarda sizlerinde beni o kadar iyi anlayacağınıza inanıyorum.İsmim Betül şuan 19 yaşındayım ve üniversite 2. sınıf öğrencisiyim bölümüm tahmin edebileceğiniz gibi  çocuk gelişimi 😊 çocukların her birinin farklı bir dünya olması her birinin çocuk ama birbirinden farklı olması her çocuğun özel olması  onlara dair öğrenilecek keşfedilecek bir sürü şeyin
olması yöneltti beni bu mesleği seçmeme şimdi çocuklarla iletişim kurduğumda onları dinlediğimde yeni bir şeyler öğrendiğimde iyi ki seçmişim diyorum mutlu olduğum işi yapacağım için çok şanslıyım.Boş zamanlarımda okumayı çok seviyorum her tarz kitap okumaya özen gösteriyorum yeni yazarlar yeni üsluplar tanımayı seviyorum.İleride en büyük hayalim kitap kurdu öğrencilerimin olması kitapları merak eden ilgi duyan öğrenciler "dokunma yırtarsın" denilerek kitapların saklandığı değil ulaşabildikleri her yerde kitapların olduğu bir sınıf hayal ediyorum. Eminim ki hayallerimi gerçekleştireceğim mesleğini severek yapan minik kitap kurdu öğrencileri olan iyi bir okul öncesi öğretmeni olacağım.